TARİHÇE

Atatürk'ün ilk kişisel muhafızı:
Topal Osman'nın memleketi

Giresun ili, Büyük Atatürk'un 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktıktan sonraki dönemde olan kişisel muhafızlarının (Topal Osman ve Silah Arkadaşları) memleketi olan bir ildir.

Şehir, Aksu ve Batlama vadileri arasında denize doğru uzanan bir yarımada üzerinde kurulmuştur, tam karşısında Karadeniz'in tek adası olan Giresun Adası (Aretias) vardır. Giresun ili 1920 yılına kadar Trabzon iline bağlı kalmış, bu tarihte müstakil mutasarrıflık, 1923 yılında ise il olmuştur. 1923 yılında Giresun ili, merkez ve Tirebolu ilçesi ile bunlara bağlı Görele, Bulancak, Keşap ve Espiye bucaklarından ibaretti. 1933 yılında Şebinkarahisar'ın iliğinin kaldırılması ile Şebinkarahisar ve Alucra ilçeleri de Giresun'a bağlanmıştır. 1934 yılında Bulancak, 1945 yılında Keşap, 1957 yılında Espiye, 1958 yılında Dereli, 1960 yılında Eynesil, 1987 yılında Piraziz ve Yağlıdere, 1992 yılında Çanakçı, Güce, Doğankent ve Çamoluk ilçelerinin kurulması ile ilçe sayısı 15 olmuştur.

Bölgede bulunan bir belediye, 19 köy ve ilçe merkezinde bulunan 9 mahallenin, 1997'yılı nüfus sayımı sonucuna göre, toplam nüfus 15.167 olup, ilçe merkezinin nüfusu 7.357'dır. İlçede bulunan köylerden ilçe merkezine ve diğer şehirlere çok fazla göç yaşanmış olup, halen devam etmektedir. Bu göç olayından dolayı ilçenin nüfusu sürekli azalmakta.

Atatürk

Tarihi

Giresun, bir Miletos kolonisi olarak kurulmuştur. Yunanca adı "Kerasus" daha sonra gelen Roma egemenliğinde "Cerasus" olarak kullanılmıştır. İsminin, yabani kiraz ağaçlarından dolayı "Kiraz diyarı" veya Spartacus isyanını bastıran komutan Kerasus'tan gelmiş olabileceği söylenir.

Giresun 1397 yılında Türkmen beyi Emir Oğlu Süleyman Bey tarafından fethedilerek TÜRK yurdu haline getirilmiş olup Eski Türklerde adı Vilayet-i Çepni'dir. Vilayet-i Çepni güneyde Gümüşhane/Koyulhisar, Gürgentepe; doğuda Beşikdüzü Abdal Musa (Sis) dağının etekleri ,Kürtün hattı iç kesimlere yayılan bölgedir. Türkmen boylarından olan Çepnilerin buraya Horasan'dan tarihi İpek Yolu'nun Gümüşhane,Kürtün civarındaki gümüş madenlerinin ve limanların güvenliğini sağlamak üzere gönderilmiş olabileceği belirtilmektedir.

Giresun Çepnileri makamı Güvendi yaylasında bulunan Güvenç Abdal Hazretlerinin müridleriydiler.Giresun merkezi, 1397 yılından buyana Türk toprağı olup düşman işgali görmemiştir.

İsminin Kökeni

Giresun isminin kökeni hakkında üç rivayet vardır. Rivayetlerden birincisi; "Kerasus" kelimesinden gelmektedir. Birinci rivâyete göre bu isim, "Kerasus"ta bol miktarda yetişen kirazdan gelmiştir. İkinci rivâyete göre ise; Giresun denize doğru uzanan bir yarımadanın üzerine kurulmuştur. Bu yarımadanın şekli de boynuza benzemektedir. İşte bu sebepten Yunanca'da boynuz anlamına gelen "Keras"dan türemiştir. Üçüncü rivayet ise Spartaküs isyanını bastıran ünlü Romalı General Kerasusa atfen verilmiş olmasıdır.

           GİRESUM UŞAKLARININ İSTİKLAL HARBİ DESTANI

 Eynesil Bulancak’tan haber sal Dereli’ye

Alaylar Giresun’a bir tabur Görele’ye

 Asker oldum giderim Görele bizim tabur

Vatan tehlikede iken nasıl edilir sabır.

 Çalınsın kemençeler söylensin türkülerim

Yaşım onsekiz demez vatan için giderim.

 Kafkasya Balkan Harbi,Sarıkamış,Koçkiri,

Pontus’un vur beline arınsın namus kiri.

 İsmailler, Aliler, Melikoğlu Şakirler,

Allah Allah dedikce kaçıyordu kafirler.

 Kurtoğlu Hacı Hafız getirirken tekbiri

Birer aslan kesilmiş uşakların herbiri.

 Bir kısmı ihtiyatta köyünü sayıklarken

Gün doğmadı bir sabah henüz daha çok erken.

 Bir emirle irkildi Avni Bey’in alayı

Mermiler bitik gibi, sıyırdılar palayı.

 Gazi öyle buyurmuş atılsınlar ileri,

Düşman toparlanmadan alınsın mevzileri.

 İşte tam bu sırada kör talihsiz bir kurşun

Saplandı Avni Bey’e “Şakir ne o duruşun?

 Atla beyaz atıma, koş haber ver Ağa’ya

Beni geriye alsın, merhem çalsın yaraya”

 Deyip Hüseyin Avni kapandı yüzükoyun

“Ölürsem cenazemi Tirebolu’ya koyun”

 Ne yazık şansı, bahtı Avni Bey’e gülmedi

El’de kaldı bedeni, köyune gömülmedi

 Şartlar ancak böyle idi,rahat uyu Hemşehrim,

Gün ola harman ola, yarına Allah kerim.

 O öfke o kin ile Sakarya’dan Afyon’a

Büyük zayiat verdik bölükler düştü on’a

 Bu haber üzerine tüm Giresun sarsıldı

On yedili yiğitler Afyon’a çağrıldı.

 Aylar süren bekleme sonunda büyük emir

Yalan söylememişler emiri kesmez demir.

 Mektioğlu Saffet’in gönüllü bir takımı

Makasla kesip teli, zorladı istihkamı.

 Kafir inanmadı zannetti karabasan

Ekmekci bölüğünden Sevindik İmam Hasan.

 Bir işaret vererek Borazan Mustafa’ya

Topal Osman haykırdı; “İzmir’deyiz haftaya”

 Büyük taarruz denilen bu en büyük imtihan

Düğüne gider gibi geçti oldukca yaman.

 Banaz, Uşak, Sarıgöl, Alaşeir, Salihli

Diğerlerine göre biraz daha talihli.

 Onlar bir gün farkı ile görürken Ata’sını

Rumlar unutmayacak en büyük hatasını.

 Dokuz Eylül gününde İzmir’e girdi ordu

Muzaffer bir edayla herkes haykırıyordu:

 “Ayvalık, Çanakkale, Gelibolu,Selanik

Bundan sonra yaraşır genç kızlara gelinlik.”

 Yiğitler güvey ola, halay kurulsun yola

Yetişir uşaklara iki günlük bir mola.

 Sonra resmi geçit’i iki gün beklediler,

“Giresun alayları ayrı geçsin” dediler.

 Bu geçişte uşaklar büyük alkış topladı

Ağa’yı görenlerin yürekleri hopladı.

 Bedende aba-zıpka ayakta çizmeleri

Kordon boyu titredi, salınıp gezmeleri;

 Muhteşem bir olaydı övünsün Karadeniz,

Barışta bile yine, önde gidenlerdeniz.

Nitekim bitti savaş göründü Gazi yolu

Ankara’ya çağrıldı alayların bir kolu.

 Bir kısmı Bandırma’dan Mudanya’ya yollandı

Diğer bir kısmı ise Gediz’de konuşlandı.

 “Kurulsun Cumhuriyet!” dedi Gazi bu sefer,

Ata’yı korumaya ant içti her bir nefer.

 Günler haftayı kovdu, aylar yılları derken

Kimileri haykırdı “Cumhuriyet çok erken”.

 Bir ilkbahar hüzünü yaşıyorken martılar

Meclisi karıştırdı asılsız abartılar…

 Vurulmuş Osman Ağa ağlıyor alayları,

Karalara bürünsün Giresun dolayları.

 Ağla Giresun ağla! Bulutlansın gökyüzü!

Böyle mi olacaktı bir destan’ın ön sözü…

 Oy Giresun, Giresun; nedir “ha bu hallerin?”

Vuruldu Osman Ağa nerede alayların.

 Yıllarca süren çile cepeler’de “Uşaklar”

Altın harflerle yazsın adını Genç Kuşaklar.

                                Mehmet MELİKOĞKLU 

Saat kulesi